Hakkımızda

Değerli okuyucular,

Hakikat Yoluna İnisiye olmuş bir fakir, içsel yaşamına dair edinimlerini, görüş, felsefi düşünce ve özgün yorumlarını kaleme aldığı eserlerinde, kendi tanrısal hakikatini arayışta olan insanların içsel aydınlanmalarını sağlamaya yönelik çalışmalarına katkı amacıyla yayınlamaktadır.

Ey fani!

İnsan olarak hangi ırka ait olursan ol, hangi dili konuşursan konuş, neye inanırsan inan, hiç önemli değil; çünkü tek tanrısal ortak fıtrata (Yaratılış formülü = Tanrısal Ruh veya Kundalini Enerjisi sahibi) bağlı olarak yaratıldın ve bu dünyaya bu özelliğin olan evrensel fıtratınla doğdun! Tanrısal “Ruh”, ırkı, rengi, dili, dini farklı olsa da tüm insanlarda doğumundan itibaren değişmeden son nefesine kadar aynı kutsiyete, hakikat ve değere sahiptir, kişi ister kendini bilsin ister bilmesin! Kuran-ı Kerim Rum suresi 30. Ayet bu gerçeğe işaret eder; “O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar!”

Yoğun dünyanın geçim ve yaşam telaşı içinde yapabiliyorsan kalbinde saklı tanrısal cevherin farkına varmaya çalış, her gün en azından yatmadan önce biraz kendine, ruhsal tarafına zaman ayır, bu dünyadan döneceğin yer, içine gireceğin soyut ortam için az da olsa çalış, bir şeyler kazanmadan yol çıkma…

Dünya yaşamı denilen albenili görüntüye kanma, kendini aşırı kaptırma, hayvani nefsinin (Sığ/alt ego-nefsi emmare) gafletine düşme, yaşam rüzgâr gibi çabuk geçip; son nefes hemen geliyor! Nefsini terbiye etmeye, o nefs denen şakiye egemen olmaya çalış, onunla vicdanını susturmak için iş birliği yapma! Vicdanını susturan kişi, tanrısal ruhunun bu dünyadaki ölümüne yani, hükmünün, sözünün geçmemesine sebep olur…

İçinde saklı tanrısal yanının olduğunu farkındalıkla görmeye çalış, bu ruhsal farkındalığın kaynağını aklınla kalbinde saklı vicdanında bulabilirsin. Daimî kıblen ve kılavuzun “VİCDAN SESİN” olsun, zira “O” sana Rabb’in sesi olarak en yakınından seslenmektedir! Kuran-ı Kerim bu gerçeğe; “Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız!” (Kaf, 16.) Ayetiyle işaret eder.

Hakikat yolu zorlu ve uzun olsa da son nefesine kadar tanrısal hakikatinin arayışından asla vazgeçme, kendine güven, vicdanın kılavuzun, gerçek tanrısal mürşidin olduktan sonra sabırla, azimle, çalışmayla aşmayacağın zorluk, gidemeyeceğin yol yoktur. İster kadın ister erkek olsun kişinin tanrısal-ruhsal yükseliş ve kurtuluşu için; düşünebilen yüksek akıl, evrensel doğru bilgi ve vicdanından başka hiçbir şeye, aracıya asla ihtiyacı yoktur. Hikmet denilen vicdani hakikat ve tarikat-yol bu tek gerçektir. Bu gerçeğe tüm peygamberlerin dini olan “Hanif” öğreti ve uygulama denir.

Hakikat Yolu” gerçeğe gider, diğer adına “ERENLER YOLU” denir! Bu yolda kendi hakikatini aşkla arayıp bulmak isteyen az sayıdaki insan yürüyebilir, her insan yürüyemez! Bu yoldan giderek Hakk ve hakikate varanlara “Eren” denir ki insanlık tarihindeki tüm bilgeler, nebiler, resuller veya peygamberler bu ‘Vicdan Yolu’nun öğretmenleri ve üyesidirler…

Çağdaş akılla düşün zira Yüce Tanrı veya Rabb de çağlarla çağdaş olarak tüm boyutlarda ezelden bu yana her an hüküm sürmektedir. Sözde manevi zırva üreten, dünyevi çıkar için manevi duygularla insanları kandıran kendini bilmez cahillerin peşinden gitme, tuzaklarına düşme, varlığının nişanı olan aklını ve benliğini, içi boş yaldızlı söz söyleyenlere teslim etme, onlara kutsallık atfederek artlarından koşma, aklını kullan ve sadece gerçeği görmeye çalış. Hz. İsa Mesih’in “Hiçbirinizden daha kutsal değilim” dediği rivayet edilir, bu sözü derin olarak düşün.

Kâlp gözün kapalı olduğu için göremediğin hakikatin peşinden onu görmek için inanç ve azimle koş ki bu, senin ezelden bu yaşamına kadar ve sonraki yaşamlarını da içine alacak evrensel maratonundur asla unutma!  Hakikat yolunda aklın ve farkındalığın yüksek, kalbin, tüm düşünce ve eylemlerin temiz, nefsin pak, yolun açık olsun… 

Saygıyla selamlarımı sunuyorum,

Fakir, Malik İlyas TANRIBAĞI